Ankara’nın anarşist dergisi Karala 10 Ekim katliamının üçüncü yıldönümünde çıktı sokaklara. İlk sayımızı 10 Ekim’de katledilen tüm devrimcilere ve anarşist sendikacı Ali Kitapçı’ya ithaf ettik. Yazımından düzenlemesine, basımından dağıtımına kadar her aşamasında kolektif emeğimizle yoğruldu. İlk sayımızda da dile getirdiğimiz gibi biz yazdık, biz okuduk, konuştuk, tartıştık. Siz de okuyun, konuşun, tartışın, yazın istedik ki azlar çok olsun. Karala Ankara sokaklarında dolaştıkça azlar çok olmaya başladı; paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür bir dünya mücadelesi Ankara’da da filizlendi.
Caddeleri, sokakları, kampüs duvarlarını Karala’nın afişleriyle doldurduk. Üniversitelerde standlar açtık, sokaklarda düşlerimizi paylaştık, birden fazla kafe ve kitabevine birden fazla Karala bıraktık. Ve elbette eylemlerde yan yana geldik. 25 Kasım’da kadına şiddete karşı; 19 Ocak’ta Hrant için; 8 Mart’ta devlete, kapitalizme ve ataerkiye karşı isyanımızı haykırdık.
Koşullarla uzlaşmak istemiyoruz, onlara başkaldırıyoruz. Kararlı insan, koşulların kendi kendine değişmesini bekleyerek huzurla uyuma iznini kendine vermez diyor Kropotkin. Koşullara başkaldırmak için “anarşizm örgütlenmektir” diyerek teorimizi ve pratiğimizi Karala’da kolektifleştirdik.
Anarşizm örgütlenmektir,
Örgütlenmek düşlediğini eylemektir,
Düşlediğini eylemek özgürlüktür diyerek çıktık Ankara sokaklarına.
Toplumsal bir düşünce ve hareket olarak anarşizm, toplumsallaşma kaygısı ve çabasının dışında düşünülemez. Anarşist dergi Karala ikinci sayısıyla da sokaklarda; şimdi ve şu anda!