En kadim seslere kulak verirsek, Havva, Adem’in ilk eşi değildi. Ondan önce başkası vardı. Adı Lilith’ti ve aslında kötü biri değildi. Ama ‘vahim’ bir kusuru vardı: Adem’in hizmetinde yaşamaya hiç niyeti yoktu. Tamamı kimliği meçhul erkek sanatçıların elinden çıkan resimler onu yarasa kanatlarıyla, yılanlarla sarmaş dolaş, belden aşağısı ateşlerde yanarken, yüzünde şeytani bir gülümsemeyle ve erkek kanına aç olarak gece krallığında çırılçıplak bir halde gösteriyorlar. Lilith, erkek dünyasında pek popüler değil. Sebep belli…”– Eduardo Galeano
Lilith. Kimi inanışlara göre Tanrı’nın yarattığı ilk kadın, Adem’in ilk eşi. Peki ne oldu da onun yerine Havva geldi? Uzun tırnaklarla, korkunç bir suratla, kanatlarla ve yılanlarla tasvir edilen bu kadın neden artık şeytansı bir varlık olarak anılıyordu?
Tevrat’ın Yaratılış Kitabı’nın birinci bölümünde “Tanrı, insanları erkek ve dişi olarak yarattı.” derken ikinci bölümünde ise bununla çelişik olarak, Adem’in yalnız olmasının iyi olmadığından ötürü Tanrı’nın Adem’in kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak Adem’e eş yaptığından söz edilir.
Bu konu üzerine ortodoks gruplar pek konuşmazken, Yahudi ve Hristiyan heterodoks gruplar teolojik olarak bunun açıklamasına girmişlerdir. Buna göre ilk başta eş zamanlı bir yaratım söz konusudur. Bu erkek ve kadın cennete yerleştirilmiş ve burada yaşamlarına devam etmeleri istenmiştir. Fakat zaman içerisinde Adem, eşi üzerinde otorite kurmak istemiş, ancak eşi bu baskılara direniş ile karşılık vermiş ve eş zamanlı yaratılıştan dolayı eşit olduklarını dile getirmiştir. Ama Adem baskılarını sürdürmüş ve bu apokrif metinlerde de geçtiği gibi, cinsel ilişki esnasında üstte olmaya ısrar etmiştir. Ancak Lilith Adem’in bu isteğini de geri çevirmiş ve Tanrı’nın yüksek sesle dile getirilmesi yasak olan ismini cennete haykırarak cennetten ayrılmıştır.
Lilith’in macerası şu şekilde devam ediyor: Dünya’ya gelen Lilith, Kızıldeniz civarında bu varlıkların lideri konumundaki bir canlı ile birlikte olur. Bu birleşmeden her gün yüzlerce cinsi varlık doğurur. Tanrı’nın görevlendirdiği melekler Dünya’ya gelerek Lilith’e, evine yani cennete dönmesini söylerler. Fakat bunu kabul etmez Lilith. Melekler, kararında ısrar eden Lilith’in çocuklarını her gün gelip öldürürler.
Dünyada bunlar yaşanırken cennette yalnız kalan Adem için Tanrı harekete geçer. Onu uyutur ve onun kaburga kemiğinden bir kadın yaratır. Bu kadının adı Havva’dır. Tanrı, Adem’in yalnız kalmasını istemez. Ona bir eş yaratır. Fakat bu eş Lilith’in konumundan farklı bir yerde olacaktır.
Bir kere Havva, Adem’den sonra yaratılmış olacaktır. Bunun yanında onun kaburga kemiğinden, yani onun bir parçasından yaratılmış olacaktır. Çünkü Havva, Lilith gibi bir eş yaratım sürecinden bahsedemeyecek, sonra yaratılmanın ve Adem’in bir parçasından yaratılmanın getirdiği durumla Adem’in otoritesini kabul etmek durumunda kalacaktır. Aslında bu durum kadının doğurganlığı ve bu doğurganlığa atfedilen kutsaliyetin karşısında ataerkil görüşün bir karşı hareketi olarak görülebilir. Kadın, erkeğin bir parçası olarak varolabilmiştir ancak. Yani yerini bilmesi onun açısından iyi olur!
Her gün meleklerin saldırıp öldürdüğü çocuklarının acısıyla intikam duygusuna bürünen Lilith, Adem’e karşı isyan başlatır, Adem ve Havva’nın cennetten kovulmasına yol açar. Ortodoks yapılara göre bir yılan şekline girip yenmesi yasak olan elmayı yemeleri konusunda Adem ve Havva’yı aldatan şeytandır. Fakat apokrif metinlere göre bu işi yapan Lilith’in ta kendisidir.
Adem’in dünyada yaşam süresi sınırlı iken düşüşten önce Dünya’ya geldiği için Lilith’in ölümsüz olduğuna inanılır. Yani bugün Adem ve Havva var olmasalar da Lilith hala vardır ve Adem’in soyuna saldırmaya devam etmektedir.
Dünya’ya düşen Adem’in Lilith’in cazibesinden etkilenerek onunla birlikte olması sonucu bu ilişkiden Kabil dünyaya gelir. Evet, Lilith ilk “zina”nın da sebebidir. Kabil gibi kötülükle anılan bir varlığı da dünyaya getiren odur. Ataerkil zihniyet, Lilith’i bu tür “kötü” işlerin sebebi sayarak cezalandırmaya devam etmektedir. Ayrıca Lilith, her doğumda çocukları öldüren, annelerine saldıran şeytansı bir varlığa dönüştürülmüştür adım adım. Böylece Adem’in sözünden çıkmayan Havva, kabul görülüp, ana konumunda tutulurken, Lilith, çocukları öldüren, erkekleri baştan çıkaran, insan soyunu cennetten düşüren bir konuma sürüklenmiştir. Öyleki günümüzde dahi bazı Yahudi evlerinin duvarlarında, “Adem ve Havva buyursun içeri, girmesin bu kapıdan içeri ‘ ifadeleri ve Lilith’e ait bir sembol olan yazılar mevcuttur.
Peki Lilith farklı kültürlere nasıl yansımıştır? Daha doğrusu Yahudi heterodokslarından önceki kültürlerde böyle bir kadın modeli bulunmakta mıdır?
Sümer Mitolojisi’nde yer alan Lamaştu buna bir örnek oluşturuyor. Kıllarla çevrili bir gövdeye sahip, uzun parmakları ve tırnakları olan, aslan kafalı, eşek kulaklı bir kadın olarak tasvir edilir Lamuştu. Yeni doğan çocuklarla beslenir. Sümer insanı yeni doğan çocukları ve annelerini korumak adına onların yüzüne çocukları ve annelerini koruduğu düşünülen tanrı Pazuzu’nun maskesini takar.
Anadolu topraklarındaki Al Karısı efsanesi de bu duruma güzel bir örnek olarak gösterilebilir. Ayakları ters, saçları çok uzun, yüzü çirkin ve uzun tırnaklarla tasvir edilen bu kadın lohusa dönemindeki kadınlara ve yeni doğan çocuklara musallat olur. Çocukların ciğerleri ile beslenir. Aynı zamanda genç kadınları da kandırarak Anadolu insanının söylemiyle onları “sırra karıştırır” ve “bacısı eyler”. Yani kendi topluluğuna katarak insan topluluğundan koparır. Samanlık gibi yerlerde bulunan ve atlarla gezen bu kadına karşı önlem olarak yeni doğum yapan kadın ve çocuk yalnız bırakılmaz. Bıçak, iğne gibi metaller yeni doğum yapanın yatağında bulundurulur. Ayrıca bulunduğu oda kırmızı eşyalarla donatılır, zira Al Karısı kırmızıdan çekinir. Eğer o, yeni doğum yapan bir kadına musallat olmuşsa kadında yüksek ateş, sayıklama, uyuyamama ve yemek yiyememe gibi durumlar gözlemlenir, bu durum “Albastı” olarak nitelenir. Böylesi bir duruma karşı Asya halklarında köyün erkeklerinin yeni doğum yapılan eve gitmesi ve gürültü çıkartması önlemi alınır. Zira Al Karısı’nın en çok korktuğu erkeklerdir. Ki efsaneye göre bir erkek Al Karısı’nı yakalayabilir ve onu evin hizmetine sokabilir.
İlk kadın olduğuna inanılan Lilith, Adem’e karşı geldiği için, bir erkeğe, erkekliğe karşı geldiği için şeytan ilan edildi, cennetten ayrılarak kendi yolunu çizdi. Kötülemelere, karalamalara uğradı. Ama dedik ya, düşüşten önce dünyaya gelmişti, yani ölümsüz ve bugün hala aramızda. Adalet isteği hala kulaklarımızda, kavgamızda…