Paramparça – Gürşat Özdamar

0
328

Patlayan bir bomba, kaybolan hayatlar, yitip giden umutlar, geride kalanların mahkeme koridorlarında bekleyişleri, yakalanan faillerin göstermelik yargılamalar sonucunda ellerini kollarını sallayarak dışarı çıkmaları ve gerçek faillerin, azmettiricilerin hep gizlenmesi, ortaya çıkarılmaması… Adaletin bir türlü sağlanamaması…

Hayır, bu yazı Suruç hakkında değil. 10 Ekim hakkında da değil. Yazı Fatih Akın’ın dilimize Paramparça olarak çevrilen “Aus Dem Nichts” isimli filmi hakkında. Akın bu filminde, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve faşizm meselelerine, bir kadının verdiği adalet mücadelesi üzerinden yaklaşıyor.

Bir kürtle evli ve 5 yaşında bir çocuğu olan Katja, neo-nazilerin patlattığı bir bombayla eşini ve çocuğunu kaybeder. Tanıklıklara, delillere, ipuçlarına rağmen neo-naziler göstermelik bir yargılama sonucunda serbest kalırlar. Ama Katja’nın adalet isteği mahkeme kararıyla son bulmamış, başka bir evreye girmiştir artık.

2017 yılı yapımlı olan film, Almanya’nın adayı olarak Oscar’a gitti. Ayrıca 75. Altın Küre’de Yabancı Dilde En İyi Film ödülüne değer bulundu. Cannes Film Festivali’nde de yarışan Paramparça, filmin baş kadın oyuncusu Diane Kruger’a En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandırdı. Kruger, daha önce Truva filminde Helen’i canlandırmıştı.

Filmin başrollerinde Diane Kruger dışında Denis Moschitto, Numan Acar, Samia Muriel Chancrin, Johannes Krisch gibi isimler de var. Müzikler ise Queens of the Stone Age grubundan Josh Homme’a ait. Fatih Akın filmi tasarlarken de bol bol Queens of the Stone Age dinlemiş. Aynı zamanda filmin en etkileyici müziklerinden biri, Hindi Zahra’nın Blue adlı şarkısı.

Paramparça filminin senaryosu 2000 ve 2007 yılları arasında işlenen ırkçı saldırıları temel almış. Alman devletinin yabancı düşmanı politikaları, medyanın muhalifleri, yabancıları ve özellikle de türkleri ve kürtleri aşağılayan ve karalayan yayınları ve Alman polisinin neo-nazileri koruyup kollaması da önemli etmenler elbette. Bu nedenle film çok farklı katmanları iç içe barındırıyor. Yalnızca acı üzerine kurulu bir film değil. Bombayla ailesini kaybeden Katja’nın sağlanamayan adaleti kendisinin sağlaması yolunda bir bombacıya dönüşmesine de tanıklık ediyoruz.

Katja mahkemenin beraat kararı sonrası, bu neo-nazilerin peşine düşer ve onların kaldığı karavanı bulur. Amacı adaleti sağlamaktır. Gübre alarak kendi yaptığı patlayıcıyı karavanın altına koysa da ilk denemesinde, karavanın altında gördüğü bir ardıç kuşu yüzünden fikrinden vazgeçer. Kendi canı yanmış olsa da başka bir canı alma konusunda isteksiz kalır.

Mahkeme sürecinde içine girdiği sıkıntı yüzünden regl olması duran Katja’nın adaleti kendi elleriyle sağlayacağı düşüncesi, onun yeniden regl olmasını sağlar. Karavana yeniden döner, bombayı yüklediği çantasıyla neo-naziler içerideyken karavana girer ve….

Fatih Akın’ın seçtiği Katja, ailesi ve kendi yaşamı bombalarla paramparça olanlara yalnızca bir örnek. Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında devletler bazen doğrudan bazen de kendi yarattıkları çeteler aracılığıyla, muhalif saydıkları, yabancı gördükleri ve kendinden olmadığını düşündükleri insanların yaşamlarını bombalarla ortadan kaldırmaya devam ediyor. Bunun karşısında, yaşamları paramparça olmuşların adalet arayışları mahkeme koridorlarına sıkışmadan sürüyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz