Bugün iktidarların yalanlarını toplumsallaştırmakla yetkili bir propaganda bakanlığı olmasa dahi hipnoz, illüzyon, hile, kandırmaca, manipülasyon gibi farklı yöntemlerle toplumlar ve toplumları oluşturan her bir birey yalanlarla dolu propagandalara maruz kalıyor. Devletin resmi tarihinden her gün izlediğimiz haber bültenlerine; kitaplardan filmlere; kapitalizmin reklamlarından radyo, televizyon ve internete kadar pek çok araçla meşrulaştırılan bu yalanları, dergimizin “yalan köşesi” bölümünde ayyuka çıkaracağız.
Günde 8 Saat Uyku, 8 Saat İş/Okul, 8 Saat Boş Zaman mı?
Kapitalizme göre günümüz bireyinin gündelik yaşamı eşit üç parçaya bölünmüştür. 8 saat uyku, 8 saat iş ya da okul ve 8 saat boş zaman.
Ancak gündelik yaşamda 8 saatlik iş ya da okul, genelde 8 saatle sınırlı kalmaz. Diyelim ki kaldı, bu sefer işe ya da okula gitme yolu eklendiğinde en az 10 saattir. Diyelim ki milyonda bir denk gelinebilecek şanslı kişisin; uyuduğun mekanla gittiğin mekan aynı sokakta ve iş ya da okul için harcadığın toplam zaman gerçekten 8 saat…
Diyelim ki 8 saat de deliksiz uyudun… Yaşamın sıkıntı ve sorunları yüzünden 2 saat yatakta dönüp uyku süreni 6 saate indirmedin. Sokağın gürültüsü yüzünden defalarca uyanmadın.
Peki kalan 8 saat, gerçekten boş zaman mıdır? Değildir.
Eski Yunan’dan, hatta belki daha eski tarihlerden günümüze pek çok anlam yüklenmiştir boş zamana. Eski Yunan’da akıllı bireylerin daha rahat felsefe yapabilmeleri için köleleri olmalıdır ki kol gücü isteyen işleri yapmak yerine otium’ları (boş zaman) olsun. Romalılarda bir lükstür ve hak edilmelidir. Ortaçağ toplumlarında boş zaman sadece soylular için vardır, halk için yoktur. Avrupa’da sanayinin hakim üretim tarzı olmasıyla birlikte çalışma saatleri 16 saatin üzerine çıktığı için boş zamandan söz etmek mümkün değildir. Zaten buraya kadar bahsi geçen “boş zaman”, kapitalizmin boş zaman yalanıyla birebir örtüşmez.
1886’da “günde 8 saat” diyerek sokaklara çıkan ve 8 saatten fazla çalışmayı, 8 saatten az boş zamanı reddeden anarşist yoldaşların 8 saatten kastettikleriyleyse hiçbir benzerliği yoktur.
Günümüz kapitalizmine göre boş zaman, bireyin kapitalizm için bu kez okulda ya da işte değil “boş zaman endüstrisi”nde çalışmayı sürdürme saatidir. Boş zaman kavramı, kapitalist tüketimin ve metalaşmanın kıskacına sıkıştırılmış ve boş zaman endüstrisinin sunduğu sınırsız seçenekler sayesinde tamamen ekonomik bir alana dönüşmüştür. Günde 8 saat çalışmanın karşılığında kazanılan paranın, günde 8 saatlik boş zamanda harcanmasını öngörür. Yani 8 saat kapitalist üretim için çalışmak zorunda kalan bireyin, 8 saat de kapitalist tüketim için çalışmasıdır.
Anarşistlerin bahsettiği boş zaman nedir; boşa geçen zaman mıdır? Değildir.
Aksine en dolu geçebilecek zamandır ve önemli bir ihtiyaçtır. Bireyin hiçbir zorunluluğa maruz kalmadığı ve hiçbir yükümlülüğünün olmadığı; özgürce kullanabileceği zaman dilimidir. Kropotkin’in Ekmeğin Fethi’nde ifade ettiği gibi: “Devrimin asal amacı herkese önce ekmek vermektir. Ekmekten sonraki en yüce amacı boş zaman sağlamak olacaktır.”