297 – Şamil Parlak

0
630

Güneşle eş zamanlı ya da güneşten bile önce çıkarız yatağımızdan, durağa yetişmemiz 10 dakika. 10 dakikada, yaratmak için hazır hale getiririz kendimizi. 30632 numaralı duraktan 10 dakikada bir geçer 297. Mutlu Mahallesi’nden başlar, Batıkent’e kadar insan taşır. _

Eskiden BMC kamyonlarla taşınırmış insanlar, her yerden geçmezmiş, herkes de binemezmiş öyle. Ustabaşı inermiş ön tarafından, süzermiş şöyle bir kalabalığı, en güçlü kuvvetli görünenlerimizi atarmış römorkuna. Ne oturacak koltuk varmış, ne tutacak demir. Ama şimdi öyle değil, şimdi devir değişti. Şimdi gidiyorum durağa, kaçırsam bile 297’yi, yenisi 10 dakikaya gelecek biliyorum. Fazla meraklıysam açıyorum akıllı telefonumu, yazıyorum durak numarasını, şak diye çıkıyor; 297-3 Mutlu-Batıkent, 3 dakika… Neymiş eskiden, öyle  köle pazarı gibi… Şimdi öyle değil, şimdi her şey daha modern…

Mutlu’dan Tuzluçayır’a gelene kadar yaklaşık 50 kişi binmiş olur, Tuzluçayır’da bir yarısı daha eklenir bu sayıya. En fazla 100 kişi taşıyabiliyor ama bizim 200 kişi binmişliğimiz de yok değil. Yarımız oturur, yarımız kendine aşırı ergonomik yerler bulur. Ayaktasındır ama cama pencereye yaslanırsın, 10 numara tutunacak yer bulursun kendine demirlerden, ne frenle savrulursun ne gazla yalpalarsın, sana en fazla yaklaşabilecek insanla aranda en az 5-6 santim kalır. Bu 5-6 santimde “kişisel alan” dedikleri, minimuma indirgenmiştir. Sıfıra yakın temas, sıfıra yakın ter demektir, anlatılmaz yaşanır. Sonra Abidinpaşa’dan da alırız bir otobüs kadar insan; “Arkalara doğru ilerleyelim!”.

Dikimevi kavşağında Mamak biter, Çankaya başlar. Dikimevi kavşağını sağ salim atlatmak çok önemli, geçenlerde buradaki durağı biçti otobüsün biri, 12 kişi öldü. Bir de Kızılay’a kadar en fazla kalabalık burada olur; “Maksimum doluluk oranı”na hoşgeldiniz. Artık kimin kahvaltısı heder olur, kimin ayakkabısı paspas bilinmez. Kahvaltı tabii, bizim oturarak yaptığımız bir şey değildir, izin günü hariç hep 297’de yaparız kahvaltımızı.

Cebeci, Siyasal, Kurtuluş biter, Kızılay başlar. Heyecan dolu karşılaşmanın ilk 45 dakikası geride kaldı demektir bu sayın okuyucu, yarımız iner burada başka otobüslere biner, başka yerlere giderler. Öyle hemen boşalmaz tabii 297, en az inenler kadar da kuyrukta bekleyenler vardır. Bu devre arasını iyi değerlendirmen gerekir, en zeki, en çevik ama genelde en ahlaksızlar kapar boş koltukları. Seçenekleri iyi değerlendirmek, fırsatları kaçırmamak, reklam sloganlarının yanında 297’nin boş koltuklarını tarifleyen sözcükler olur.

Kızılay kavşağını geçerken 2 günde bir denk gelme şerefine nail olduğumuz bir tören başlar. Gerçek bir devre arasında olduğumuzu hissederiz, artık nerenin “başkanı”, kimlerin “patronudur” bilinmez, “onlar” sahneye çıkar. Bizi çok anlattık, biraz da onlardan bahsedelim.

Ne para hesapları vardır ne geçim derdi, ne dünü düşünürler ne yarını.. Bunların hepsini onların yerine yapan birileri vardır çünkü. Karınları acıkır, daha onlar acıkmadan birileri hazır etmiştir bile yemeklerini. Bizim yaptığımız yemekleri yer, bizim çakmak tutup içilecek hale getirdiğimiz sigaralarını yakarlar üstüne. Canları sıkılır mesaileri biter, moralleri bozulur toplantıları ertelenir. Biraz hava almak isterler, şehrin tüm açık havaları onlarındır (Eğer hala kalmışsa). Hava kararınca dönerler evlerine, ev dediysek öyle bizim bildiğimiz evlerden değil onlarınki, başka türlü.

Sanki bir gün, 1 arabaya binen 297 kişi, 297 arabaya binen 1 kişinin karşısına dikilmeyecekmiş gibi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz