Militarist Şehirde Bir Antimilitarist – Zeynep Tan

0
393

Ankara’da sokaklar, caddeler, her gün geçip gittiğimiz meydanlar, kavşaklar militarizmin yansımalarıyla, izleriyle dolu. Genelkurmay Kavşağı, Zırhlı Birlikler durağı, taştan paşalar, cadde isimleri, meydan adları, asker çarşıları, ordu evleri, heykeller, anıtlar… Militarizm öylesine yerleşmiş ki Ankara’ya, yaşadığımız yeri tariflerken, bir adres belirtirken dahi devletin kirli geçmişinin “kahramanları” ya da savaşları karşımıza çıkıyor, onlardan kurtulamıyoruz. Devlet, gündelik konuşmalarımızın içine sızan militarist isimlerden, meydanlardaki büyük heykellere, silah ve kamuflaj mağazalarından müzeleştirilmiş işkence yuvası hapishanelerine varıncaya kadar gözümüzün görebileceği her alanı işgal ediyor. Ankaralılar için günlük yaşamın her yerinde izlerine rastlanan ve neredeyse olağan kabul edilen bu durum, bir antimilitarist olarak beni oldukça rahatsız ediyor.

Devletin sözlüğüne göre militarizm, bir ülkede ordu gücünün aşırı derecede ağır basması, her tür sorunu askeri yöntemlere başvurarak çözme, bundan dolayı silahlı kuvvetlere öncelik tanıma eğilimi. Biz anarşistlere göre militarizm, devletin, egemenliği altında tuttuğu tüm bireyleri (ölmelerini veya öldürmelerini isteyebilecek) kendi askeri olarak görmesi ve yaşamın her alanında doğrudan veya dolaylı olarak uyguladığı baskı ve zor mekanizmasıdır.

Militarizm hayatımızın her anını sarıyor. Yaşamımıza etki eden tüm kurumlara bir göz atın: Okul, aile, ordu, ticari işletmeler, siyasi partiler, hatta kendini muhalif olarak tanımlayan birçok politik grup… Hemen hepsi hiyerarşik, militarizmden beslenen ve militarizmi besleyen kurumlar. Emir almak ve vermek gündelik yaşamın bir parçası..

Her gün militarist bir anıtın önünden geçiyoruz. Hayatı bu anıtların dikilmesine sebep olan ideoloji yönlendiriyor… Genel olarak bütün dünya sürekli silahlanıyor ve zorbalık bir çözüm yöntemi olarak kafalara kazınıyor.

Militarizm bizleri aynılaştırmaya, düşünme-eleştirme yetilerimizi köreltmeye çalışırken ve bir düzen mantığının kural koyuculuğuyla belirlendiği bir yaşam biçimini dayatmaya devam ederken biz devrimci anarşistler, her yerde olduğu gibi bu dayatmanın oldukça fazla yapıldığı bu şehirde de antimilitarist bir mücadele vereceğiz. En büyük yaratıcısı olan devlete ve tüm kurumlarına karşıyken, kullanılan yöntemleri özgürlüğün en büyük düşmanları olarak görüyorken özelde Ankara’nın genelde de tüm yaşam alanlarımızın militarizmden arındırılması için mücadele etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bunun için de devleti, tahakkümü ve bunların bütün kurumlarını tümüyle reddettik ve reddedeceğiz, kimsenin askeri olmadık ve olmayacağız, bir şiddet mekanizmasının içinde yer almadık ve yer almayacağız.

Anti-militarizm bizim için politik bir duruş ve bir sorumluluktur. Yaşanılan mekanın bireyi ve toplumu etkilediğini ve sınırladığını düşünerek, bizler de devletin tek tipleştirdiği insanlar olmamak, adaletli ve özgür bir yaşam için tahakküme boyun eğmemek, yaşam alanlarımızda özgürce yaşamak, baskı ve zulümden kurtulmak için evlerde, okullarda ve sokaklarda antimilitarist duruş sergiliyoruz ve sergileyeceğiz. Bizler boyun eğmedikçe; kolektif akıl ve duygularımızla güvenlik ve tehdit üzerinden kurulan tahakküme karşı baş kaldırdıkça var olacağız.

Zeynep Tan

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz